Küçülüyor dünya giderek ve eriyor dağlar yağan yağmurla
Kötülükler akıyor ruhumun etrafından bedenimi süpürerek
Güneş atmosfere tutunarak bulutların arasından inerken
Söküp alıyor evrenin bağrından kızıl tonunu
Ve kan kırmızı bir buza dönüşüyor ateş
Soruyor herkes “Dünya’nın merkezi neresi?” diye
Bir tek bencillik çıkıp cevap veriyor “Benim!”
Ve giderek sönüyor evrendeki renkler
Sonra umut haykırıyor “Bir merkez yok! Her şey evrenle bir bütün!”
Rüzgar getiriyor boşlukta asılı kalan bu fısıltıları kulağıma
Ama en çok bir cümle çınlayarak yakıyor kulağımı;
“En zoru insan olmak…”
Dönüp bakıyorum et yığını gibi serilen bedenime
Ve soruyorum “Beni insan yapan bu mu?” diye
Çoğalıp artıyor sesler ve tonlarca soru birikiyor zihnimde
Koca bir çöp yığını olup üzerime yığılıyor her şey
Yağmuru bekliyorum üzerimdekilerle birlikte beni de eritsin diye
Her şey akıp gidiyor ama ben geride kalıyorum
Sonra rüzgara bırakıyorum kendimi
Ve yeniden bir bütün oluyorum evrenle
Aynı cümleler zihnimi inletene kadar;
“En zoru insan olmak…”
Hayır! Bu defa geri dönmek istemiyorum.
Kopmak istemiyorum evrenin geri kalanından
Ama her seferinde et yığınları sarıyor ruhumun etrafını
Ve bir kez daha insan oluyorum özgürlüğümü kaybederek…